12 Aralık 2010 Pazar

TARÇINLA KAHVENİN DANSI

tarçın ve kimyon benim için bir tatlıyı/yemeği sıradan bir lezzet olmaktan çıkarıp sınırlamak istemeyeceğim mırıltılar eşliğinde ağza alıp çiğneyip yutma ve aralık vermeden bu eylemlere devam etme isteği uyandıran baharatlar olmuştur.

üniversiteyi kazanmamla birlikte kurtuluşa ereceğime olan kof inancım sebebiyle kahve ve çay gibi kafein, tein vb. uyarıcı maddeler içeren sıvıları sınavı kazanır kazanmaz bırakmıştım. ta ki iş hayatında sıkıntıdan şişmeye başlayana kadar... sıkıntı öyle bir şey ki, uykunuz olmadığı halde uyku varmış etkisi yaratır ve siz de sürüye uyar, çay kahve içmeye başlarsınız.

insanın yemek tercihleriyle inançları arasında bir korelasyon var mıdır bilmiyorum ama, yaşamda çeşitliliği sevmem gibi yemekte de sade tatlar bana lezzetli gelmedi hiçbir zaman... hani sırf mideyi doldurmak için değil de, tatta da bir estetik olmalı, dilin estetiğine hitap etmeli der içimden bir ses. belki akdenizli ruhudur bu dilde bile şatafat arayışı...

işte çay ve kahvede de sadelik, bir görevi gerçekleştirmek zorunda olmak kadar yavan geliyor bana. muhtemelen bu sebeple latte ile başlayan yolculuk sonunda chai tea gibi noktalara ulaştı.

bu ünlü kahvecilerin evlere servisi yok tabi. bir pazar günü oturmuş, boynunuzda fular, tvde mezzo kanalında klasik müziğin eşsiz örneklerini dinleyerek sakin sakin çalışıyor/yazı yazıyorsanız, kıçınızı kaldırıp da bir kahveciye gitmek imkansızlaşır. (ah, ne de entel dantel bir profil çizdim hahaha. fular, önceki günkü konserde sallanan kafa sonucu tutulan boyna iyi geldiğinden, mezzo ise yine konserde içilen biraların yarattığı baş ağrısını katlamayacak tek müziği çaldığından eşlik ediyor bana oysa ki :) )

sözün özü, chai teanin içinde en baskın tat olduğunu bildiğim tarçını evde kendi hazırladığım kahveye koyarsam nasıl olurun sonucu aşağıda verilmiştir:

*outlaw'la dalga geçecektim ki, aynı hatayı yaptığımı farkettim. yazı yazılmaya başlandığında kahve çoktan mideye inmiş, 12 parmak barsağına doğru yol almaktaydı. üşenmedim (yalana bak, internette foto bulamadım), kahve ve tarçınlı bir foto çektim... olsun canım, kahvenin görüntüsü de bildiğiniz kahveydi zaten...

malzeme:
33 ml süt (standart 25 ml su bardağının bir boy büyüğüne tekabül ediyor. hani 1 kutu kolayı tam alan bir bardağınız varsa işte o 33 ml.dir)
2 tatlı kaşığı gold vb. hazır kahve
2 tatlı kaşığı bal
1 çubuk tarçın

hazırlanışı:
süt kaynama noktasına gelene kadar ısıtılır. bardağa kahve ve bal koyulur. ısınan sütten kahve ve balı eritecek kadar az bir miktar bardağa koyulur ve kahve ile bal eritilir. tadı neden değiştirdiğini bilmiyorum ama kesinlikle sütü tek seferde koymaktan daha iyi bir lezzet yaratıyor. sütün tamamı bardağa koyulur. tarçın çubuğu atılır. 1 dakika kadar bekledikten sonra tarçınla kahvenin dansı içime hazırdır.

toz tarçın da kullanılabilir. ama ses tellerinize yapışıp rahatsız edebileceğinden, sıvılarda çubuk tarçın daha idealdir.

9 yorum:

outlaw dedi ki...

ben de canım değişiklik çektiğinde türk kahvesine çok az tarçın katarım. kesinlikle uyumlu bir ikili bence...

gp maksimov dedi ki...

biraz ukalalik yapicam: sade tatlar sevmem demissin ve bunu akdenizlilige baglamissin. Ama akdeniz mutfagi ekseriyetle ana malzemenin baskin hale getirilmesi diil midir? Yani sade bir mutfaktir.

Ikincisi, akdenizlilik ve chai? ikinci guney asya menseili diil mi? bu noktada cafe con miele (balli, sutlu, tarcinli espresso) ya da sakizli turk kahvesi daha tutarli olurdu postun saiki ile. ama maksat lezzet olunca benimki gibi laf ebeliginin manasi yok.

Blog sahane, daha sik yazarsin umarim.

gp maksimov dedi ki...

simdi farkettim, bu tarif neredeyse cafe con miele! tarifin icinde cay olmasi gerekmiyor mu? cay tea?

Unknown dedi ki...

ben genellikle tarçını çay veya yeşil çay demlerken kullanıyorum. ama ağzım sulandı, kahveyle de denedmek lazım.
bir egeli olarak akdeniz mutfağı hakkında gp maksimov'un görüşlerine katılıyorum bu arada :) biz pek karıştırmayı, abartmayı sevmeyiz :)
blog süper..
sevgiler...

m dedi ki...

bir kafein bağımlısından 2 karışım önerisi daha:

kış için "harekete geçirici": filtre kahve+keçiboynuzu pekmezi+sıcak süt. yerinde duramıyor insan evladı bunu içti mi..

ikincisi de bakır cezvede pişirilmiş türk kahvesine (ya da yunan her neyse işte) ufak bir parça zencefil (ginger) atmak.

m dedi ki...

bu arada dikkat ettim, hazır kahve kullanmışsın.. hazır kahve italyan kahve ekolünde çöp muamelesi görüyor genelde. bir de bildiğim kadarıyla orduda askerlerin ihtiyacı için üretilmiş bir şey nescafe, yine kapitalizm-militarizm ilişkisine denk geliyoruz:)

avrupa'nın kahveyle viyana önlerinden osmanlı ordusu çekilirken bıraktıkları çuvallar neticesi tanışması, bu çekirdeklerle ne yapacaklarını bilememeleri, bir polonyalının işi onlara öğretmesi, ardından kahvenin tüm avrupa'ya yayılması, fransızların kahveye "vin de l'Islam" adını takması, sabah sabah kahvaltıda bira içen zurna gibi gezen anglosakson burjuvanın çalışma derdine derman olması.. gittikçe gider..

Gand dedi ki...

ne menem okuyucularmışsınız, hemen her şeye muhalefet :)

akdeniz mutfağı orta doğu mutfağı gibi bol baharatlı ve ağır değildir doğru. ama aklıma ilk gelen salatalar, pizzalar, egenin (akdeniz havzası ya, buna da itiraz etmeyin :)) yemekleri de bir kuzey kentlerindeki kadar sade değildir. akdenizliliği hep soğuk yerlerle kıyaslarım ve soğuk yerlerde sebze çeşitliliği olmaması itibariyle yemekler de daha sade ve daha az çeşitlidir. bolunun dağlarında, karsta filan böyle en azından. bu tip yüksek yerlerde bol baharatlı, ağır bir yemek pişiyorsa, gözlemlediğim kadarıyla başka bir kültürden o mutfağa girmiş bir yemek oluyor. ya da gözlemlerim beni yanıltıyor. her neyse, önemli olan tarçının büyüsü değil mi?

chai tea'de daha fazla baharat var diye biliyorum.

hazır kahve kullanımı ise kahvekolikliğe direnen bir bünyenin yansımasıdır. kahveye ayıp ettim belki ama idare edin :)

tarçın demişken aklıma sıcak şarap geldi... nammm nammm...

sayın outlaw'la bir yemek pişiremedik ama yemek blogu yazmak kısmetmiş işte :)

keyifli ve içerikli yorumlarınız için teşekkürler.

düşündüm de, okurlardan da tarif gelse, şu soğuk sıkıcı kış günlerinde eve tıkılmışken bol bol yeni tatlar denesek fena mı olur?

seolara dedi ki...

Paylaşımlarınız çok başarılı, sitenizi ilgiyle takip ediyorum..
cay-makineleri.com

seolara dedi ki...

Paylaşımlarınız harika ilgiyle takip ediyorum. Başarılar.
http://www.remtamutfak.com - Çay Kazanı - Çay Makinaları - Semaver - Tasarruflu Çay Makinesi - Döner Makinası - Tost Makinesi - Fritöz - ızgara - meyve suyu soğutucusu - portakal sıkma makinesi - Sıcak Çikolata Makinesi - Waffle Makinesi - Portakal Sıkacağı - Çorba Kazanı - Kahve Makinesi - Su - Süt Otomatı - Sosis Makinesi - Krep Makinası

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...